6 Günde Berlin:Müzeler, Mauerpark ve Spree Turu

6.Gün:Müzeler Adası, Mauerpark ve Spree Tekne Turu

Gezi Tarihi: TEMMUZ.2017

Berlin’deki 6. ve son gezi günümüzün ilk bölümünde Müzeler Adası’ndaki müzeleri gezeceğiz. Öğleden sonraki saatleri de bit pazarını (Mauerpark) keşfederek ve Spree Nehri’nde tekne turu yaparak geçireceğiz.

Güne güneşli bir hava ile başlıyoruz. Bugün Berlin’de geçireceğimiz son gün. Sabah yine erken kalkıyoruz. Birgün önceki Dresden gezimiz hala aklımızda. Berlin ile Dresden arasındaki tarihi farkı görmemek elde değil. Dresden tarihi yapıları ile daha da zengin bu açıdan. Dresden gezi yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

Bugün ağırlıklı olarak müzeleri gezeceğiz. Berlin’de müzeleri toplu olarak gezecekseniz 3 günlük Museum Pass kart veya Bergama Müzesi’nden 1 gün geçerli, Müzeler Adası’ndaki 5 önemli müze de dahil 15 ayrı müzeyi gezme imkanı veren günlük giriş kartını da bilet alımı aşamasında alabilirsiniz. Bu ve benzeri konulardaki faydalı bilgileri daha da ayrıntısı ile “6 Günde Berlin: Faydalı Bilgiler ve 6 Günlük Berlin Programı” yazımda bulabilirsiniz. Mutlaka okuyun derim.

6.Gün programı:

❈Berlin Müzeler Adası (Bode, Pergammon, Alte Nationalgaleria, Altes, Neue Müzeleri)
❈Spree Nehri Tekne Turu
❈Mauerpark (Bit Pazarı)
❈DDR Müzesi

Saat 9:15’de konakladığımız Titanic Comfort Mitte’den ayrılıyoruz. Spree Nehri boyunca yürüyoruz.  Hedefimiz Berlin Müzeler Adası (Museuminsel). Günlerden Pazar, Berlin’in sessizliğini Spree’nin akıntısı bozuyor. Yollar tenha, kafeler yeni yeni açılıyor.

Berlin Müzeler Adası’nda Bode, Pergamon (Bergama), Altes (Eski), Alte Nationalgalerie (Eski Ulusal Galeri) ve Neue (Yeni) Müzeleri ile Berlin Katedrali (Berliner Dom) yer almakta.

20 dakikalık keyifli bir yürüyüş yapıyoruz.  Schloßbrücke ve Berlin Katedrali tüm heybeti ile karşımıza çıkıyor. Berlin Katedrali ve Bode Müzesi ile ilgili ayrıntılı yazımı “6 Günde Berlin:DOM, BODE” okuyabilirsiniz.

son gün
Schloßbrücke ve Berlin Katedrali

Schloßbrücke (Kale Köprüsü); Karl Friedrich Schinkel tarafından 1821 yılında tasarlandı. Ancak mimar taş köprü inşa etmeden önce, aynı yerde ahşap bir köprü vardı. Köprü üstündeki sekiz mermer heykel grubu, bir kahramanın ömrünü; gençliğinden ölümüne kadar tasvir eder. II. Dünya Savaşı sırasında mermer heykeller yerlerinden kaldırıldı. Savaş yıllarında köprünün kendisi pek hasar görmedi. II. Dünya Savaşı bittikten sonra köprü doğu bölgesinde, heykeller ise batı bölgesinde kaldı. Şehir sarayın yıkılması ve Marx Engels meydanının yeniden inşa edilmesinden sonra köprü Marx Engels Köprüsü olarak yeniden adlandırıldı. Kale köprüsü yeniden eski adına birleşmenin ilk yıl dönümü olan 3 Ekim 1991’de kavuştu.

Yabancılar müzeciliği gerçekten hakkını vererek yapıyorlar. Sesli rehberler, müzeyi ve sergilenen koleksiyonları tanıtıcı kat planlı tek yaprak iki sayfalık kuşeye baskılı renkli broşürler hemen hemen tüm müzelerde farklı dil seçenekleri ile ziyaretçilere sunuluyor. Bizde de kıpırdanmalar var. Burdur Müzesi bence buna güzel bir örnek.

Pergamonmuseum (Bergama Müzesi)

Saatlerimiz 10:05’i gösterirken, ilk durağımız olan Bergama Müzesi’ne (Pergamonmuseum) varıyoruz. Giriş kapısına yöneldiğimizde kuyrukla karşılaşıyoruz. Kuyrukta Japonlar ağırlıklı. İçeri öncelikli giriş yapabilmek için önceden bilet/randevu alma olanağınız internet üzerinden var. Ancak bu durumda Berlin Museum Pass veya benzeri indirimli giriş kartlarını kullanamıyorsunuz. Ayrıca ücreti de yüksek oluyor. Biz müzenin açılış saati  olan 10’da girişteydik. Ama yarım saat sonra müzeye girebildik. 15 dakika önce girişte olsaydık mutlaka çok daha az bekleyecektik.

20170709_100350
Bergama Müzesi

Yarım saatlik bekleyiş sonucu vezneden 1 günlük 15 müzede geçerli biletimizi ve sesli rehberimizi alıyoruz. Sesli rehberde Türkçe dil seçeneği de mevcut. Sırt çantamızı dolaba kilitleyerek müze turumuza başlıyoruz. Müzede 3 ana koleksiyon sergilenmekte, Bergama sunağının olduğu bölüm restorasyon çalışmaları nedeni ile 2020 yılı başına kadar kapalıydı.

Bergama Müzesi (Pergamonmuseum), 1910-1930 yılları arasında Ludwig Hoffmann tarafından Alfred Messel’in tasarımlarına uygun şekilde inşa edilmiştir. Berlin’deki en popüler cazibe merkezlerinden biri olan Bergama Müzesi bünyesinde 3 ana müzeyi barındırır. Bunlar; Yunan ve Roma mimari eserlerini içeren Antik Eserler Koleksiyonu (Antikensammlung), Yakın Doğu Müzesi (Vorderasiatisches Museum) ve İslami Eserler Müzesi (Museum für Islamische Kunst). Arkeolojik yapı gruplarının heybetli rekonstrüksiyonu sayesinde; Bergama sunağı (Pergamonaltar), Milet Pazar Kapısı ve Babil’in alay yolu ile birlikte İştar Kapısı ve Maşatta sarayının dış cephesi ile müze dünya çapında bir üne kavuşmuştur. Bergama müzesi ile ilgili iki sayfalık ingilizce  broşürlere buradan erişebilirsiniz: pergamon bilgilendirme  pergamon koleksiyon krokisi

Antik Eserler Koleksiyonu

Sergilenen objeler günümüzde Irak, Suriye ve Türkiye’nin bulunduğu; Sümer, Asur ve Babil halklarının yaşadığı geniş bir bölgeden gelmektedir.

İştar Kapısı’ndan Roma Mimarlık Koleksiyonu (Milet Salonu)’na geçiyoruz. Bu salonda, İtalya’dan Suriye’ye kadar Roma İmparatorluklarının çeşitli bölgelerinden MS 1.-3. yüzyıllara ait eserler sergilenmektedir. Bunlardan hiç kuşkusuz en önemlisi Milet Agora Kapısı ve Trajaneum Salonu ‘dur.

milet agora kapısı
Milet Agora Kapısı

Milet Agora Kapısı; MS 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrian döneminde Miletos’ta yapılmış ve 10. veya 11. yüzyıldaki bir depremle tahrip olmuş. Kapı geniş bir mermer anıt olup, 30 metre genişliğinde, 16 metre yüksekliğinde ve 5 metre derinliğindedir. Roma mimarisinin önemli bir örneğini göstermektedir.

mozaik
Milet’teki bir evdeki Orpheus mozaiği

Sergi salonunun ortasındaki mozaikMilet’te bulunan özel bir evin yemek odasındandır. Figürlü süslemeli çok renkli kerpiç panelleri ile orijinaldir. Üst bölümün merkezinde efsanevi şarkıcı Orpheus, bir kaya üzerinde oturuyor ve kitarasını sol elinde tutuyor. Mürfüs sağında tellerine vuruyor. Orpheus şarkılarıyla birlikte yakınlardaki bütün hayvanlar evcilleştiriyor.

20170709_104327
Trajaneum Salonu

Küçük trabzan önü Trajaneum salonu ile destekleniyor. En önemli anıtlar günümüzde Anadolu’da Milet ve Pergamon şehirlerinden gelmektedir. Buna ek olarak, Baalbek (modern Lübnan) ve Sia (Güney Suriye) tapınakları, Falerii’den (İtalya) gelen yuvarlak bir türbe bölümü ve kabartma frizleri ile Roma’dan oturan bir imparator heykeli kısmen yeniden oluşturulmuştur.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yakın Doğu Müzesi

Babil İmparatorluğu, Mezopotamya’da adını aldığı Babil kenti etrafında M.Ö. 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur.

M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen Babil’in (Babylon) İştar Kapısı, parlak mavi sırlı tuğlalardan yapılmıştır. Kapı ejderhalar, aslanlar ve boğalarla süslüdür. Babil’in başlıca tanrılarını sembolize eder. Ayrıca bu koleksiyonda, M.Ö. 12. yüzyıldan kalma ancak zaman içersinde yeniden inşa edilen Yeni Asur sarayında bulunan Kral Nebukadnetsar’ın taht salonunun ön cephesi ile yazıtı ve bu yapıya ait eski eserler yer alıyor.

20170709_103722
Babil’in İştar Kapısı

İştar Kapısı ve alay yolu dış cephe figürlerinin tarihini ve anlamını sesli rehberde dinlerken, zaman içerisinde bir yolculuğa çıkıyor gibiyiz. Figürler gerçekten de görülmeye değer.babil alay yolu

20170709_104250
Arslan figürü (Kral II. Nebukadneza’ın taht salonunun dış cephesi, alay yolu)
20170709_103932
At figürü (Kral II. Nebukadneza’ın taht salonunun dış cephesi, alay yolu)

Sam’al Krallığı; M.Ö. 1725-1200 arasında bir Hitit kolonisi olarak Gaziantep ili Islahiye ilçesindeki Zincirli Höyük’te kurulmuştur. M.Ö. 1200’de Hitit İmparatorluğu’ nun çöküşünü takiben, Arami Prensliği olmuştur. M.Ö. 940 yılında bir krallık haline geldi ve M.Ö. 680’de devlet Asur İmparatorluğu’nun denetimine girdi.

samal
Sam’Al Aslanları, Zincirli Höyük ( G.Antep-Islahiye)

Kuttamuwa , M.Ö. 8. yüzyıldaki Sam’Al Kralı Panamuva’nın üst düzey hizmetkarıdır. Ölümünden sonra dikilmek üzere bir yazıt düzenletti. Yazıtında, O’nun için yas tutanların; hayatını ve ömrünü “bu yazıtta olan ruhu için” ziyafetlerle anmasını talep etti. Anadolu’da Totem inancini gösteren ilk yazılı kaynaktır.

Sam'Al Prens Kilamuwa'nın yazıtı, Zincirli Höyük
Sam’Al Prensi Kilamuwa’nın yazıtı, Zincirli Höyük (G.Antep-Islahiye)

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yazılıkaya, Çorum ilinde, Hitit başkenti Hattuşaş (Boğazköy) antik yerleşkesinin 2 km kuzeydoğusunda yer alan, doğal kayalar arasına yapılmış Hitit açık hava tapınağıdır. Kayalar arasındaki iki açıklık, Hitit tanrılarını resmeden rölyeflerle işlenmiştir ve Hitit döneminden kalan en önemli anıtsal eserlerden biridir .

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Asurlular; Kuzey Irak’ta, Dicle kıyısında bulunan Asur şehri ve çevresinde yaşayan Sami toplulukken; özellikle M.Ö 2000 sonrası doğu-batı arası uluslararası ticaretten faydalanarak gelişmiş ve topraklarını genişleterek ülkelerini bir imparatorluğa dönüştürmüş eski çağ halkıdır. M.Ö 2000 yıllarının başından itibaren özellikle Anadolu’da koloniler kurmuş, Anadolu’ya yazıyı taşımışlardır. Fırat’a kadar topraklarını genişleterek buralara yerleşmişlerdir.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Nimrud Antik Şehri (K.Irak); Asur İmparatorluğu’nun ilk başkenti olma özelliği gösteren ve 3200 yıl önce kurulmuş olan antik kenttir. Dicle nehrinin kuzeyinde yer alması sebebiyle Nimrud Antik Şehri, oldukça stratejik konuma sahiptir. Ne yazık ki; 2015 yılında IŞİD tarafından yerle bir edilmiştir.

Nimrut Saray Rölyefleri
Nimrud Saray Rölyefleri

İslami Eserler Müzesi

20170709_112728
Halep Odası

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Maşatta Sarayı, Ürdün Amman’ın güneyinde, 8. yüzyılın ortalarına doğru yapıldığı kabul edilen Emevi sarayıdır. Kare planlı olup, kaleyi andıran kalın duvarları vardır. Kazılar yapının tamamlanamadığını göstermiştir.

Duvar zikzak çizgilerle üçgenlere bölünmüş, her üçgenin ortasına akantüs yapraklarından oluşan kabartma birer rozet yerleştirilmiştir. Üçgenlerin zemini de ince kıvrık dallar ve hayvan figürleriyle doldurulmuştur.

Bu figürlerde Helenistik etkiler göze çarpar. Mescidin bulunduğu yöndeki duvarda bitkisel motiflerle yetinilmesi, hayvan figürü olmaması ilginçtir.
20170709_114109
Kaşhan Meydan Camii Mihrabı, İran
ivory horn
Fil Dişi Boru ve Kap, Mısır

10:30’da gezmeye başladığımız Pergamon Müzesi’nden, saat 12:15’de çıkıyoruz. 1,5 saat süresince kendimizi tarih içersine ışınlanmış; Asya’dan Anadolu’ya Roma’ya kadar hızlı bir gezintiden çıkmış gibi hissettik.

Neues Museum (Yeni Müze)

Berlin’in Müze Adası’nda yer alan Neues Müzesi, Karl Friedrich Schinkel’in öğrencisi Friedrich August Stüler’in tasarımına göre 1843 ile 1855 yılları arasında inşa edildi. Müze, II.Dünya Savaşı’nın başında 1939’da kapatıldı ve  Berlin’in bombalanması sırasında büyük hasar gördü. Yeniden inşasını İngiliz mimar David Chipperfield yürüttü . Müze, Ekim 2009’da resmen açıldı. 2010 RIBA Avrupa Ödülü ve 2011 Avrupa Birliği Çağdaş Mimarlık Ödülü aldı.

20170709_120251
Neues Museum (Yeni Müze)

Müze mekânsal ve içerik açısından üç koleksiyona ait birbirleriyle ilintili eserleri bütünleştirmektedir: Mısır Müzesi ve Papirüs Koleksiyonu, Prehistorya ve Eski Çağ Tarihi Müzesi, Antik Eserler Koleksiyonu. Bu iç içe geçmiş sunum ziyaretçilere Ortadoğu’dan Atlantik’e, Kuzey Afrika’dan İskandinavya’ya kadar prehistorya ve eski çağ kültürlerini karşılaştırma ve anlama olanağını sunmaktadır.  Neues Müzesi ile ilgili iki sayfalık ingilizce  broşürlere buradan erişebilirsiniz: neues bilgilendirme  neues koleksiyon krokisi

Saat 12:20’de müze giriş kartımızı göstererek müzeye giriyoruz. Müzeler adasındaki müzelerde fotoğraf çekmek serbest iken, bu müzede yasak! Tabii yasak biz Türkleri kapsamıyor. Gizliden gizliye selfi çubuğu ile eserleri çekmeye çalışıyoruz. Müzenin dekorasyonu ve yapı gerçekten mistik bir hava veriyor.

Müzenin en önemli parçası ise güzelliğiyle büyüleyen Nefertiti Heykeli. Fotoğrafını çektiğimizi sansak da resim simsiyah görünüyor. Öyle bir sistem kurmuşlar ki, ekranda görüyor fakat, resim simsiyah çıkıyor! Bu bakımdan siz şimdilik Akbenaten Büstü ile idare ediverin.

mısır
Akbenaten Büstü
tutankhamun heykeli
Tutankhamun Heykeli

Alte Nationalgalerie (Eski Ulusal Galeri)

Saatlerimiz 13:00’ü gösterirken Neues Müzesinden çıkıyoruz. Alte Nationalgalerie’ye girmeden önce parkta açlığımızı gideriyoruz. Etrafta turistler, ellerde haritalar kitapçıklar. Kuşlar elimizden düşen kırıntıları almak için adeta birbirleriyle savaşıyor.20170709_124449

Ulusal bir galeri kurma fikri 1815’te ortaya atıldı. 1841’de ilk gerçek planlar oluşturuldu. Bankacı Johann Heinrich Wagener’in hem Alman, hem de yabancı sanatçılara ait 262 adet resim bağışlamasıyla 1861’de National Gallery kuruldu. Bu bağış, mevcut koleksiyonun temelini oluşturdu. Koleksiyon ilk defa Wagenersche und Nationalgalerie (Wagener ve Ulusal Galeri) olarak bilinir ve Akademie der Künste’nin binalarında barındırılır.

Platon'un Ziyafeti, Cambot

Apsisli bir Roma tapınağı şeklindeki mevcut bina Friedrich August Stüler tarafından tasarlanmış ve ölümünden sonra Carl Busse tarafından detaylı bir şekilde inşa edilmiştir. Antik dönemi çağrıştıran tapınak benzeri yapının inşası 1867’den 1876’ya kadar sürdü.

Günümüzde 18. ve 19. yüzyıldan kalma Alman sanat eserlerinin yanında, dünyaca ünlü sanatçılar; Renoir, Cezanne ve Manet’nin en güzel koleksiyonlarını barındırmaktadır.

Alte Nationalgalerie Müzesi ile ilgili iki sayfalık ingilizce  broşürlere buradan erişebilirsiniz: alte nationalgalerie bilgilendirme  alte nationalgalerie koleksiyon krokisi

Kış Bahçesi, Edouard Manet
Kış Bahçesi, Edouard Manet
Yaz, Claude Monet
Yaz, Pierre Auguste Renoir
Ricordo di Tivoli, Anselm Feuerback
Ricordo di Tivoli, Anselm Feuerback

 

8888
Paul, Maria und Filomena, Friedrich Wesmann, 1840

 

The princesses Luise and Friederike of Prussia, Johann Gottfried Schadow
The Princesses Luise and Friederike of Prussia, Johann Gottfried Schadow, 1795

Altes Museum (Eski Müze)

Saat 13:40’da Müzeler Adasın’daki son müzemize giriş yaptık. Eski Müze, Berlin Katedrali’nin hemen yanında yer almakta. Karl Friedrich Schinkel’in tasarımları temel alınarak 1823 ile 1830 yılları arasında inşa edilen Eski Müze (Alte Museum), Klasisizm döneminin en önemli yapıları arasında yer almaktadır. 18 kanallı İyon sütunun anıtsal düzeni, geniş bir açıklığa sahip giriş holü, Roma tapınaklarından esinlenerek tasarlanan kubbe ve son olarak ihtişamlı merdiven, o döneme kadar sadece hükümdar binalarında görülen mimari elemanlardır. 1943 ve 1945 yılları arasında bina çeşitli yangınlar geçirdi ve ağır şekilde hasar aldı. Yeniden inşa edilmesi çalışmaları 1966’ya kadar sürdü.Altes Museum

1998’den beri Klasik Eserler Koleksiyonu, hazineyi de içeren Yunan koleksiyonunu Altes Müzesinin zemin katında sergiliyor. İkinci katta ise Etrüks ve Roma Antik Çağ Eserleri sergilenmekte.

Eski Müze ile ilgili iki sayfalık ingilizce  broşürlere buradan erişebilirsiniz: alte  bilgilendirme  alte koleksiyon krokisi

Klasik Eserler Koleksiyonu (Antik Yunan)

20170709_134359

Berlin Goddess
Berlin Goddess

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Etrüks ve Roma Antik Eserler Koleksiyonu

20170709_135734

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saat 14:15’de müzeden ayrılıyoruz. Bu müze diğer gezdiğimiz müzelere göre daha zayıf bir koleksiyona sahipti. Ülkemizdeki İstanbul, Antalya, Ankara Etnoğrafya Müzeleri bu müzeden çok daha zengin. Ama Müzeler Adası’na gidiyorsanı, beşlilerden biri olan bu müzeyi de mutlaka görmelisiniz.

Spree Nehri Tekne Turu

Havel nehrinin yan kolu olan 400 kilometre uzunluğundaki Spree Nehri Berlin’in tam ortasından geçmektedir. Nehir kenarında turistik yerlerde restoranlar ve cafeler var. Ayrıca, nehir boyunca birçok irili ufaklı yeşil alan sizi bekliyor. Burada kanal boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.

Müze gezmelerimizden sonra, Berlin Katedrali’nin hemen arka kısmındaki kanal boyunda nehir turu yapan şirketlerin duraklarının olduğunu gördük.

Spree Nehri
Spree Nehri

Berlin’de Spree Nehir turu yapab başlıca şirketler; Stern und Kreis Schiffahrt, Reederei Riedel, Reederei Bruno Winkler sayılabilir. Bunlar haricinde ufak birkaç şirket daha var. Özellikle büyük şirketlerin çok çeşitli gezi programları var. Berlin’de bu tür bir tur yapmaya karar verirseniz, mutlaka önceden internet üzerinden araştırıp tur şirketini belirleyin. Şirketlerin Spree üzerinde farklı yerlerde durakları oluyor, bunların konakladığınız otele yakınlığıda önemli.

Biz zamanımızı iyi değerlendirmek açısından; kalkışına çok az zaman kalan Reederei D.Hadynski MS Carola teknesini seçtik. Berlin Welcome karta %20 indirimle 10 Euro ödedik. Seçtiğimiz tur, 5 gün boyunca gezdiğimiz önemli noktalardan geçen klasik City Center turu idi.

Turumuz saat 14:45’de başladı, 15:35’de sona erdi. Tur; Berlin Katedrali’nden başlayıp, Nikolaiviertel’e devam etti. Sonrasında geri dönülüp; Alman Federal Meclis Binası (Reichstag), Federal Basın Konseyi Binası, Merkez Tren İstasyonu, Moltke Köprüsü, Şansölye Binası, Kongre Binası ve Zafer Sütunu görülerek, bindiğimiz yere geri döndük.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Saat 15:40’da; Pazar günleri Mauerpark’ta kurulan Berlin’in en ünlü bit pazarına doğru yola çıktık. 16:20 gibi Mauerpark’a vardık. Tam bir cümbüş, her çeşit ve ırktan insan burada toplanmış. Bit pazarı deyip geçmeyin, internet sitesi bile var! Buyrun buradan.

Mauerpark Bit Pazarı

Berlin’de üç adet çok iyi bilinen bit pazarı bulunuyor: Mauerpark, Arkonaplatz ve Straße des 17 Juni. Mauerpark alan olarak çok geniş bir yer kaplıyor. Pazar günleri burada kurulan pazarda; ikinci el kıyafetler, plaklar, oyuncaklar, yerel tasarımcıların hazırladığı giysiler eşyalar satılıyor. Parkın bir bölümünde duman dumana barbekü yapanlar, sandviç satanlar; amfi tiyatro benzeri çimenlikte karaoke yapanlar, konser verenler, boylu boyunca uzanan genç, bebekli-çocuklu Berlinliler. Çay bahçesinden bozma yerde gündüz vakti tekno çalan DJ’li mekanlar. Tekmili 33 kısım birden Mauerpark’ta!

Mauerpark’a Berlin Katedrali tarafından gitmek için; 5 dk’lık bir yürüyüşle Hackescher Markt durağına yürüyüp, M1 tramvayına binebilirsiniz. 5 durak sonra Eberswalder durağında inip, 8 dk’lık bir yürüyüşle Mauerpark’a ulaşılabilir.

Berlin’e geldik bit pazarı görmedik dememek için bir saatimizi ayırdığımız bu yerden Berlin’in bir diğer yüzünü görerek değişik duygularla ayrılıyoruz.

Saat 18:00’de Spree Nehri kıyısında Berlin Katedralini karşımıza alarak bir pastanede kahve-pasta molası veriyoruz. Bugün de oldukça yorulduk, ama bu yorgunluktan hiç de şikayetçi değiliz.

DDR Müzesi

19:00’da Spree Nehri kıyısından Alexanderplatz yönüne yürürken hemen kanalın solunda kalan DDR Müzesi‘ne kendimizi atıyoruz. Berlin Welcome karta %20 indirimle 7,20 Euro’ya giriş yapıyoruz.

DDR Müzesi
DDR Müzesi

DDR Müzesinde kendinizi 1980’li yıllarda bulacaksanız. Sergilenen objelere baktıkça “Bundan bizim evde de vardı!” diyecek, geçmişe kısa bir yolculuk yaparken; eski Doğu Almanya’da yaşam hakkında da bilgi sahibi olacaksınız. O zamanların evlerinin bir oturma odası hatta banyosu aynen dizayn edilmiş. Doğu Almanya’da kullanılan arabalar, eşyalar, çıplaklar kampı resimleri, kıyafetler, içkiler, marketlerde satılan ürünler ve daha neler neler. Eğlenceli ve insanı 80’li yıllara götüren güzel bir müze.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

DDR Müzesi’ndeki turumuz 1 saatten fazla sürüyor. Saat 21:30’a doğru Hasır Mitte Restorant’ta akşam yemeğimizi yiyoruz. İlk geldiğimiz gün de burada yemek yemiştik. Şimdi farklı lezzetleri tadacağız.

 

6 Günlük Berlin turumuz böylece sona erdi. Berlin  ve yakın çevresi gezmeyi sevenler tarafından mutlaka görülmeli.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.